Diş hekimliği tarihi
Ferrier tarafından M.Ö.8000’lere ait insan kafatasları üzerinde yapılan araştırmalarda incelenen 2000 dişte %3, Mummery tarafından 68 kafatasında yapılan başka bir araştırmada İngiltere’de %2,94 oranlarında çürük kavitelerine rastlanmıştır.
Danimarka’da taş devrine ait insanların kafataslarında %14, Fransa’da bulunan kafataslarında %1,2 dişlerde çürük kavitesi saptanmış, ayrıca alt ve üst çene kemiklerinde kist boşlukları, fistül kanal ve ağızları, dişler üzerinde diş taşları, çiğneme yüzeylerinde yenilen gıdalara bağlı aşınmalar görülmüştür.
Dişlerle ilgili sorunlar insan var olalı mevcut olduğuna göre, en ilkel insanın bile diş ağrısını dindirmek, çeşitli nedenlerle kaybettiği dişlerinin yerine ilkel bir protez yapabilmek için çeşitli çareler düşünmüş ve uygulamıştır. Bu tip konularda tarihe ışık tutan en eski belgeler mağara duvarlarına resmedilmiş olan çizimlerdir. Ancak, araştırmacıların bulduğu mağara duvarlarına resmedilmiş tıpla ilgili pek çok figür içinde diş hekimliği ile ilgili bir çizim, bir anlatımla karşılaşılmamıştır.
Bu nedenle 5000 yıllık bir süreyi kapsayan zaman dilimi içinde “Diş hekimliği nasıl doğmuş, nasıl gelişmiş” sorusunun cevabı verilememektedir. Tarih öncesine ait olan bilgilerin pek çoğu varsayımlara dayandırılmakta olup ancak son birkaç yüzyıl içinde elde edilen bilgiler gerçek ve geçerli sayılabilmiştir.
İlk çağlardan beri genel tıpla iç içe olan diş hekimliğinin gelişmesi yüzyıllar almıştır. Bağımsız bir meslek haline gelebilmesi pek çok evreden geçtikten sonra ancak 18. yüzyılda, çağdaş anlamda öğretilmeye ve uygulanmaya başlaması ise 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir.
20. yüzyıl her alanda olduğu gibi diş hekimliğinde de büyük bir teknik ve teknolojik gelişimin yaşandığı dönem olmuştur. ikinci yarısında gerçekleşmiştir. 20. yüzyıl her alanda olduğu gibi diş hekimliğinde de büyük bir teknik ve teknolojik gelişimin yaşandığı dönem olmuştur. Bugünü kavramanın ancak tarihi bilmekle mümkün olabileceği düşünülürse diş hekimliği mesleği tarihini bilmenin bizlere kazandıracağı pek çok yarar olacaktır.
Örneğin;
Tarihi ilaç ve tedavi yöntemlerinden çağdaş bilimin ışığında yeniden yararlanabilmek, Teknik ve teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri takip ederek meslek yaşamında başarıyı yakalamak, Mesleği uygularken, olası olası sosyal ilişkilerde etkinlik sağlamak, meslek prestijini yüceltmek adına girişimlerde bulunabilecek alt yapıya sahip olma imkanı edebilmek, Adli bilimler içinde önemi gittikçe artan Adli Dişhekimliği adına önemli bilgi tabanı oluşturmak bu yararlardan bazıları olarak sayılabilir.